İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri Cezaevi’nden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı mektupta, gözaltı operasyonlarında aile mahremiyetinin hiçe sayıldığını belirterek, 2025’in “Aile Yılı” ilanına karşı yaşanan çelişkiye dikkat çekti.

İmamoğlu’nun mesajı özellikle “aile kutsiyeti” vurgusu üzerinden ilerliyor. 2025 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesine rağmen, yaşanan hukuksuzlukların tam da ailelerin en mahrem alanlarını hedef aldığını ifade eden İmamoğlu, Erdoğan’a doğrudan seslenerek şöyle dedi:

“Aile yılı” değil, ailelerin dağıldığı yıl

İmamoğlu açıklamasında, geçmişte 2024’ün “Emekli Yılı” ilan edilmesini, ancak emeklilerin tarihin en yoksul dönemini yaşamasını hatırlatarak benzer bir çelişkinin 2025 için de geçerli olduğunu belirtti:

“İktidar bu yılı AİLE yılı ilan etti. Ancak gerçeklik bambaşka. Aileler, büyük bir yoksulluğun ve derin adaletsizliklerin pençesinde. Aile hukuku ve hassasiyetleri çiğneniyor. Ailelerin itibarı yerle bir ediliyor.”

“Çocukların gözleri önünde yapılan baskınlar…”

Mektubun en dikkat çekici bölümlerinden biri, son dönem operasyonların nasıl yapıldığına dair detaylı anlatım oldu. İmamoğlu, polis baskınlarının sahur saatinde, gece karanlığında yapıldığını, çocukların gözleri önünde annelerinin gözaltına alındığını belirterek yaşananları şu ifadelerle aktardı:

Altın ve gümüş için yeni yükseliş tahmini Altın ve gümüş için yeni yükseliş tahmini

“Tek başına çocuklarını büyüten kadınlarımız bile, sabahın erken saatlerinde evlatlarının gözleri önünde, büyük bir korkuyla gözaltına alındı. İnsan onuru, masumiyet ilkesi ve aile mahremiyeti hiçe sayıldı.”

Kirli propaganda, itibarsızlaştırma kampanyaları

İmamoğlu, bazı soruşturmaların gizliliğinin daha baştan ihlal edildiğini, basına önceden servis edilen içeriklerle kamuoyunun bilinçli olarak yönlendirildiğini öne sürdü. Suçlu ilan edilen kişilerin değil, ailelerinin itibarsızlaştırılmasının hedeflendiğini belirterek şöyle dedi:

“Yargı süreci başlamadan insanlar suçlu ilan edildi. Bazı şahıslar üzerinden yapılan yayınlarla kirli propaganda yürütüldü. Ailelerin yaşamları, çocukları bu linç kampanyasından doğrudan etkilendi.”

“Çocukların kumbaralarına bile el kondu”

İmamoğlu, operasyonların biçimini “hasmane ve düşmanca” olarak tanımlayarak, bazı uygulamaların insani sınırları aştığını şu ifadelerle dile getirdi:

“Eve yapılan baskınlarda çocukların küpesine, kolyesine ve hatta kumbarasına el konacak kadar düşmanca bir tavır sergilendi. Bu, yalnızca hukuku değil, vicdanı da çiğnemektir.”

Kadın ve hasta tutuklular ailelerinden koparıldı

Açıklamada dikkat çeken bir diğer başlık ise kadın ve hasta tutukluların yüzlerce kilometre uzaklıktaki cezaevlerine sevk edilmesiydi. Bu uygulamanın, yalnızca aile bağlarını koparmakla kalmayıp, aynı zamanda savunma hakkını da imkânsız hale getirdiği vurgulandı:

“Tedaviye ihtiyaç duyan, hasta ve kadın tutuklular; ailelerinden, avukatlarından uzak cezaevlerine kelepçeli nakillerle götürüldü. Günlerce haber alınamadı.”

“Aile kutsal yerle bir edilmiştir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık bir çağrıyla seslenen İmamoğlu, “aile kutsaldır” söyleminin büyük bir çelişkiye dönüştüğünü vurgulayarak şunları söyledi:

“Hani aile kutsaldı? Hani kadınlara, çocuklara, annelere dokunulmazdı? Bugün ailelerin tamamına ağır bir darbe vuruluyor. Bu ülkenin temel dokusu olan aile yapısı sistemli bir şekilde zedeleniyor.”

“Millet büyüktür, adalet kazanacaktır”

İmamoğlu, açıklamasının sonunda, tüm bu yaşananlara rağmen umudunu koruduğunu, adaletin mutlaka tecelli edeceğini belirtti:

“Suçsuzluğumuz milletin vicdanında çoktan kabul görmüştür. Devlet nezdinde de er ya da geç kanıtlanacaktır. Bu mücadeleyi fitneyle değil, hak, hukuk ve adalet diyenler kazanacaktır. Millet büyüktür.”

Kaynak: Haber Merkezi