CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkan Erdoğan'ın, "İstanbul'dan Türkiye'ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor" sözlerine karşılık olarak, "Ben yarın ona bir ahtapot göstereceğim. Savcının yöneltmediği suçlamayı ispatlanmış gibi söylüyor. Ben Erdoğan’ın bir tek gördüğü ahtapotu, yarın grup toplantımızı izleyen herkese göstereceğim inşallah. Ahtapot dediğin nasıl bir şey oluyormuş, görelim bakalım" demişti....
27 Mayıs Darbesi'nin 65'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Özel, şunları söyledi:
-65 yıl önce yapılan o darbe, seçilmişleri asker zoruyla görevden uzaklaştırıp seçilmişlerin yerine vesayet kurup ülkeyi belli bir dönem de olsa seçilmişlerin yerine askerlerin ve onların görevlendirdiklerinin yönetmesini amaçlıyordu.
-12 Mart Muhtırası da 12 Eylül Darbesi de 15 Temmuz darbe girişimi de hep seçilmişleri hedef aldı.
-Darbeler, iktidarlara yapılır ve herkes dönüp muhalefete bakar, ana muhalefetin gözünün içine bakar.
-Ne 27 Mayıs sabahı, ne 12 Mart'tan sonra, ne 12 Eylül'de ne 15 Temmuz gecesi gözümüzün içine bakan kimse milli irade yerine vesayet, demokrasi yerine otokrasi, seçilmiş yerine atanmışlara cesaret verebilecek ya da CHP'den bu konuda destek bulacak hiçbir işareti görmediler. Biz tarihimiz boyunca her darbeye karşı olduk. Yaklaşan darbe süreçlerinde engel olmak için mutlaka pozisyon aldık. O konularda irade ortaya koyduk.
-Bugün birileri emin olun birkaç saat sonra devletin imkanlarıyla çıktığı kürsüde Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyorken, kendisi şu anda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve İsmet Paşa'nın makamında oturuyorken çıkacak 27 Mayıs Darbesi üzerinden ki o darbenin mağduru ailelerle, CHP referandum sürecinde bu tek adam rejimi kurulurken o darbenin mağdurlarının aileleriyle, torunlarıyla, çocuklarıyla, tek adam rejimine karşı getirilen güya Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı birlikte mücadele ettiğimiz aileler onlar.
- O gün darbeye uğrayan Demokrat Parti altılı masa sürecinde CHP ile birlikte tek adam rejimine karşı mücadele eden parti. Ve o darbe sürecinde darbenin içinde olanların kurduğu partiler şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ittifak ortakları, kendisini bir kenara çekecek 27 Mayıs Darbesi, onun yarattığı mağduriyet, başbakanın, bakanların asılması gibi bir utanç üzerinden onu CHP'ye mal etmeye çalışacak. Ve bunu yaparken ülkenin 2'nci cumhurbaşkanına, Sevr Anlaşmasını yırtıp atıp Lozan'ı yapan diplomata, Batı cephesinin kumandanına namus ahlak dürüstlük timsali bir devlet adamına İsmet Paşa'ya dil uzatacak... O İsmet Paşa'ya uzanan dili İsmet Paşa'yı karalayan o tüm kirli sözleri seçimi kaybettiği gece oğluna 'Ben kaybettim demokrasi kazandı' deyip tek adam olabilecekken demokrasinin önünü açmış İsmet Paşa'nın hatırası önünde eğilerek o lanetli dili şimdiden kınıyorum.
"CUNTA BAŞKANI OLARAK SİYASETİ NOKTALIYORSUN"
-İsmet Paşa'ya söylediği her sözü 65 yıl sonra o darbeden bir başka darbeye girişen cunta başına şimdiden iade ediyorum. İsmet Paşa Cumhurbaşkanı olarak geldi. Seçimlere girdi. Kaybetti. Cumhurbaşkanlığını da devretti. Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. Sen başbakan olarak geldin. Cumhurbaşkanı oldun. Ama cunta başkanı olarak siyaseti noktalıyorsun.
-Biz 'Demokrasiyi işimize geldi bindik demokrasi tramvayina, işimize gelmeyen yerde ineriz' diyen Recep Tayyip Erdoğan değiliz. Recep Bey, Tayyip Bey, Sayın Erdoğan, demokrasiyi bir tramvaya benzetiyorsan biz raylarını döşeyeniz. Bu memlekete tramvayın rayını döşeyeniz. Şimdi aynı Erdoğan 15 Temmuz'un ertesi günü 16 Temmuz, CHP'nin kapısını çalıyor. Yanımda Sayın Genel Başkan'a diyor ki 'Dün akşamki meclis grubunuzun tutumundan dolayı takdirlerimi iletin.' Allah var Kemal Bey dedi ki 'CHP her zamanki gibi darbelerin karşısında.' 'Teşekkürleri iletin'.
-Dedi ki 'Darbeye teşekkür edecek bir şey yok. Telefon bağlıyorlardı, Cumhurbaşkanı görüşecek. Aramızda değerlendirdik.' Dedim teşekkür edecek, teşekkürünü kabul etmeyelim bunun. Çünkü biz teşekkür edilecek bir iş yapmıyoruz.
-Biz yüz yıldır yaptığımızı yapıyoruz. Sandığa sahip çıkıyoruz. Demokrasiye sahip çıkıyoruz. Bugün teşekkür kabul etmek birisini demokrasinin ev sahibi, seni orada misafir yapar.
-Biz bu demokrasiden istifade eden herkesin bu makamlara gelmesinin teminatı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fikrinin sahipleriyiz. Vuruyor kapıya. 'Sizin dünyayla bağlantılarınız güçlü.
-Bu darbeyi dünyayı birlikte anlatabilir miyiz? Sosyalist Entarnasyonal'e sizinkiler anlatabilir mi?' Hayhay dedik. Şimdi bana diyor ki 'Sosyalist Entarnasyonal'e bizi şikayet etme.' Sana darbe yapılınca şikayet edeceğiz de anlatacağız da 15,5 milyon oyla milletin aday gösterdiği İmamoğlu'na sen darbe yapınca mı susacağız?" ifadesini kullandı.
-1980 Darbesi'ni yapanlara Amerika 'Bizim çocuklar' diyordu. 19 Mart darbesini yapanlar Amerika'dan icazet aldı dedim, üç gün sustular sonra bir iki kınama mınama yaptılar. Şimdi o konulara girmiyorlar.
-Ama Gazze'yi güya turistik kent yapacağım deyip önündeki doğal gaza çökmek isteyen, deli numarasıyla orada oyun kurgulayan Trump'a susan diğer taraftan Filistinlileri başka ülkelere yollayacağız deyince itiraz etmeyen Kuzey Kıbrıs'ı tanıması gereken Türki Cumhuriyetlerine Güney Kıbrıs'ı tanıttıran bir plana sessiz kalan Erdoğan 12 Mart tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ile Trump'ın petrol baronu Harold Hamm sözleşme imzalıyorlar.
-Güneydoğu ve Trakya'daki petrol aramaları için. Trump yolluyor. Adamımı yolladım ona diyor. Çok güzel anlaşmalar yaptılar diyor.
-Bizim çocuklar diyen darbeden tam bir hafta önce sen önce bizim petrol baronuyla Türkiye'deki bütün petrol aramaları için bir anlaşma yap bakalım, ondan sonra işine bakarsın. Bakın bu kişiye gazeteci soru sordu, 'Türkiye'de bir huzursuzluk var.
-Bu durum petrol işinizi nasıl etkiler?' Bu adam diyor ki, Trump'ın Erdoğan'a yolladığı adam, Erdoğan'ın Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığıyla imza attırdığı adam, diyor ki, 'Türkiye bir üçüncü dünya ülkesi. Üçüncü dünya ülkelerinde böyle işler olur.
-Muhalifleri hapse tıkarsınız. İcabına bakarsınız. Yaptıkları işe yarayacak Erdoğan'ın' diyor. Teröristi demiyor. Yolsuzluk yapanı demiyor. 'Muhalifleri içeri tıkarsınız icaplarına bakarsınız.
-Erdoğan'ın yaptıkları işe yarayacak.' 12 Eylül'deki 'Bizim çocuklar', şimdi Trump'ın icazetiyle bu işlere karşı çıkacak ses yükseltecek, örneğin Trump'ın Gazze'yi işgaline 'Evet' demeyecek bir sonraki Cumhurbaşkanı'nın içeri atılmasına mevcut cumhurbaşkanıyla yol yürünmesine karar vermişler. Bu darbe bütün darbelerden farklı olarak iktidara yapılan bir darbe değildir. Bu darbe iktidar tarafından geleceğe, geleceğin iktidarına yapılan korkakların yaptığı bir darbedir." SEN İMAMOĞLU'NA DARBE YAPARKEN Mİ SUSACAĞIZ?"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik operasyon ve tutuklamalara tepki gösteren Özel, şunları kaydetti:
-19 Mart darbesinin üzerinden 69 gün geçti. Dün 5. dalga operasyonu yaptılar. 5. dalga ile birlikte 46 kişiyi gözaltına aldılar, 25 kişiyi tutukladılar.
-Bunların içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin özel kalem müdürü, koruma müdürü ve en yakın çalışma arkadaşları teker teker gözaltına alındılar, dört gün içeride tutuldular ve ardından tutuklandılar.
-Dün merkez medyanın televizyon kanalları ellerine çubukları almışlar, 'bakın özel kalem müdürü yanında' diyorlar. Nerede olacak özel kalem müdürü?
-Bu kadar edepsizliğin sonunda olana bakın; Kadriye Hanım ilk gözaltına alındığında dört gün tuttular, 'araban üç yıl önce iki kez İpsala'dan çıkmış, rüşvet parası vardı da İmamoğlu sana telim etti, onu mu yurtdışına kaçırdın?'
-Demiş ki; 'o araba ben de üç yıldır yok ki Aralık'tan beri var'. Arabanın parasının dekontunu gösterince 'kusura bakmayın'.
-Bu ifadeye rağmen savcı tutuklanmasını istedi, oradaki hakim 'yok artık' dedi ve serbest bıraktı. 14 yaşında bir evladı var, bugün yaş günü. Annesini dört gün önce bir daha aldılar, dün gece 'Ekrem beyin kayıp telefonunu' sordular. O telefonu hiç eline almadığını söyledi.
-Ama o telefonu Ekrem Bey, İBB'ye seçildiğimizde elinde Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanıyken kartvizitini verdiği kim varsa çekmecesinden çıkarsın üstündeki telefon numarası gizli telefon dedikleri.
-Altı yıldır bir çekmecede duran bir telefondan bahsediyoruz. Telefonu yönlendiren 'ben yönlendirdim' diyor. Kadriye Hanım'a diyorlar ki 'bu telefon üzerinden gelen aramaları cevaplamışsın'.
-Özel kalem müdürü ne yapacak? Ekrem Başkanın bilmesi gereken bir aramaysa onu bağlıyor, ne yapacak. Dört gün sonra tutukladılar.
-Türkiye'de 'ben hukukçuyum, Türkiye yasalarla yönetilir' diyen herkese söylüyorum; CMK ifade alma ve sorguda yasak usuller 5'inci madde; 'şüphelinin aynı olayla ilgili yeniden ifadesi alınması ihtiyacı ortaya çıktığında bu işlem ancak Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır'. 4 gün tutamazsın, poliste sorgu yapamazsın, çağırırsın ilave ifade alırsın. Bu burada yazarken ikinci kez gözaltı, 4 gün zulüm ve yeniden tutuklama talebi.
-Sadece zulüm olsun diye değil, 12 Sulh Ceza Hakimliği var o Adliyede. Bir Sulh Ceza Hakimine düştü o baktı, tutuklamadı ya turnikeyi kaçırmış basketçi gibi topu alıp bir daha turnikeye giriyor. Başka birine gelirse basketi atacak.
"BU KADAR VİCDANSIZLIK"
-Savcı, tutuklamayı kafaya koymuş, o talimatı almış. Namuslu bir hakim tutuklamıyor bu topu tekrar alıp turnikeye giriyor.
-Hakimlere şunu söylüyorlar; 'istediğimiz tutuklamayı yapmazsanız Sulh Ceza'dan seni icraya sürerim.' Yargılama bu şartlarda sürüyor. Güya turpun büyüğünü arıyorlar. 12 taneden ayarladıkları 3'üne düşmezse bir kez daha gözaltı yapıp başka mahkemeye düşürüp oradan tutuklama yapıyorlar. Bu kadar vicdansızlık...
-AK Partili olup 'Türkiye'de gerçekten hukuk var' deyip bu usulü savunacak bir kişi çıksın karşımıza. Türkiye'nin namuslu hukukçularına söylüyorum; HSK burada daha ne duruyor? Bu utancı daha ne kadar taşıyacağız? Böyle iş olur mu?
-Doğum gününde annesi babası ayrı, sabahın köründe alıp götürdüğünüz annesini, dört gün daha zulmettiğiniz, denk getirdiğiniz yerden tutuklayıp doğum gününde annesinden ayrı bıraktığınız Çınar'ın gözyaşlarında boğulun inşallah.
-Darbeciler panik evresindeler, boş dosya dolmadıkça sağa sola saldırıyorlar. AK Parti’nin içindeki bazı vicdanlı sesler, partinin geleceğini düşünenler, buna rıza göstermediler. Şimdi homurdanmalar başlamış darbeciler arasında. 'Hani dosya doluydu, kandırıldık mı, ekonomi dibe vurdu artık nasıl toparlanacak' diye.
-Tayyip bey bir taraftan geçmiş dönem kumpas davalarında Zekeriye Öz'e sahip çıktığı gibi şimdi sürece sahip çıkmaya çalışıyor ama bir yandan da kazan kaynıyor.
-Öyle bir hale gelmiş ki Ekrem İmamoğlu İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı. İddia var iddianame yok. Olsa ne yazar yargılama yok.
-Başlasa ne yazar, karar yok. Karar alınsa ne yazar kesinleşme yok. Yani ispatlanana ve kesinleşene kadar suçsuz. 'Ekrem İmamoğlu'nun resmini belediyeye asamazsın, metroya asamazsın'. Böyle bir karar alsa hakim alacak, kendisini hakim yerine koymuş başsavcılık abuk subuk işler yapıyor.
İMAMOĞLU PANKARTI AÇTI
Kürsüden 'Free İmamoğlu' (İmamoğlu'na özgürlük) pankartı açan Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
-Arkadaşlarımız 'biz İstanbul'da öyle bir yere asarız ki tüm Dünya'nın haberi olur' dediler. Boğaz Köprüsü'ne astılar. Buna deliriyorlar. Hadi gel indir. Bir başsavcıya, üç savcıya, üç hakimin arkasına saklanan korkaklara söylüyorum; Ekrem İmamoğlu masumdur, gelecekte de bunun hesabını sizden hukuk önünde soracaktır.
-Gün gelip devran dönünce biz namuslu, temizli, iftiracı olmayan, partiye üye olmuş vatandaşından bu süreçle ilgili hesap sormayacağız. Biz, darbecilerden hesap soracağız. Olmayan ahtapotu varmış gibi göstermeye çalışanlardan hesap soracağız. Biz, gerçek rüşvetçilerden, yolsuluk yapanlardan, milletin kanını emenlerden hesap soracağız. Haksızlık, hukuksuzluk yapanlar, darbe yapanlar hesap verecek.
-Bugünün AK Partilisi yarının Cumhuriyet Halk Partisi'nden 14 bin lira değil 30 bin lira emekli maaşını alınca, geçmişte ne yanlış yapmışım, helal olsun Ekrem İmamoğlu'na deyip iki eliyle bize oy verecek.
-Bundan sonra Ekrem İmamoğlu'nun resminden korkanlar korkmaya devam etsin. Göreceksiniz ki İmamoğlu her yerde.
"2019 ÖNCESİNE AİT 37 YOLSUZLUK DOSYASI VAR"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM'de düzenlenen haftalık grup toplantısında gündemi değerlendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik 5'inci dalga tutuklamalarına tepki gösteren Özel, AKP'li Fatih ve Bahlievler Belediyelerinde açılan bazı ihalelerde yolsuzluk yapıldığına ilişkin belgeleri açıkladı.
Özel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
-Şimdi biraz hızlanalım çünkü sonunda ahtapotu göstereceğim. Mutlaka görün. Geçen hafta söyledim, birden bir panik, bir panik. Meydan okuyan mı ararsın, haber yollayan mı ararsın... İstanbul’da Cumhuriyet Başsavcısı’na söylüyorum: Bu kadar belediye var, İstanbul Büyükşehir’de 2019’a ait, öncesine ait 37, dört başı mamur yolsuzluk dosyası var.
-Dosya geldi, Süleyman Soylu el koydu, örtbas etti. O 37 dosyanın örnekleri İBB’de duruyor, Süleyman Soylu yanında aldı, yanında götürmediyse İçişleri Bakanlığı’nda duruyor. Hiçbir işlem yapmadınız. Ankara’da 97 yolsuzluk dosyası var.
-El koydular, hiçbir işlem yapmadılar. Bakın, bugün Türkiye’de yaşadığını şöyle özetleyeyim: Belediyeyi Sayıştay denetler, iç denetçi denetler, mülkiye müfettişi denetler. Bilhassa bu Meclis adına Sayıştay denetler.
-Raporu düzenler, bir suç unsuru bulduysa ve uyarıp da düzelmediyse, suç olduğuna inanıyorsa, suç duyurusunda bulunmasına da karara bağlar. Dedim ki İstanbul’dan AK Partili belediyelerden başlayacağım. Fatih’ten başlayacağım.
AKP'Lİ AHTAPOTLARI AÇIKLADI
-Şimdi Fatih Belediye Başkanı isyanda, 'Ya niye benden başlıyorsun, Esenler dururken?' diyormuş. Ya, zaten benim Fatih’ten başlamamın sebebi, Esenler dururken Fatih’te neler var, onu görün demek için yapıyorum da...
-Şimdi, Sayıştay kararı 4 Temmuz 2024. 2024/74 nolu karar. Fatih Belediyesi’nde bir önceki yılın işlemlerinde, Belediye Başkan Yardımcılarının birden fazla belediye şirketinden huzur hakkı aldığı başlığıyla, bunun yasak olduğu, suç olduğu, bütün uyarılara rağmen bu paraların ödendiği, oy birliğiyle görüldüğünden, yedi daire başkanı ve dört üyenin imzasıyla suç duyurusunda bulunulmasına...
-Fatih Belediyesi raporda reklam alanlarının ihalesiz olarak kullanıldığı anlaşıldığından, İstanbul Büyükşehir’in bütün reklam panolarının, panoları kiralayan bütün reklam şirketlerine, şirketlerin mal varlıklarına el koydular. İhaleler var. Sayıştay incelemiş, usulsüzlük bulamamış. Gizli tanık, usulüne uygun yapıldı ama 'Mutlaka rüşvet verildi' dedi, diye hepsini almışlar.
-Sayıştay incelemiş ve diyor ki: 'Reklam panoları, 2886 sayılı kanuna aykırı olarak, ihale edilmeksizin kiraya verildiği anlaşılmıştır.' İhalesiz, istediği birine... Büyük kamu zararı vardır. Oy birliğiyle 7. Dairenin kararı...
-Fatih Belediyesi, idare tarafından spor kulübüne taşınmaz tahsisi yapılmaz. Yapmış. Yandaşlar orayı işletiyor ve tesislerden para kazanıyor. Yapamazsınız. Yapılmasının yolu belli, nasıl yapılacağı...
-Belediyeden vermiş, adam da orada kafe işletiyor, kiraya veriyor. 'Zarar var' deniliyor, suç duyurusunda bulunulmuş. Fatih Belediyesi açısından turpun büyüğüne geldik. Fatih Belediyesi raporda, idarece öğrenci yurt binası yapılması ve işletilmesi şartıyla üst hakkı tesis edilen arsa üzerine yapılan binanın yüklenici tarafından turistik otel olarak işletildiği, bu otelin 2015’te yapıldığı, 10 yıldır işletildiği, mevcut Fatih Belediye Başkanının altı yıldır bunu sürekli eleştirilmesine rağmen bu konuda işlem yapmadığı, otelin .. adıyla ruhsatsız bir şekilde turistik otel olarak işletildiği, internet ortamında yapılan aramaya göre bahse konu otelin web sitesinin olduğu ve söz konusu otelin adının birçok otel rezervasyon sitesinde yer aldığı, otel hakkında son beş yıl öncesinden günümüze dek kullanıcıların yorum yaptığı ve halen daha otelin müşteri kabul ettiği anlaşıldığından ve defalarca uyarılmasına rağmen, öğrenci yurdu diye yapılan yerin otel olarak işletildiğinden, Fatih Belediyesi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına...
-Bunlarla, tespit edilen bu suçlarla gelip Fatih Belediye Başkanı’nı almıyor. Almasın zaten, davet etse gider. Bunları sormuyor, soruşturma açmıyor. Tut ki Fatih Belediyesi bizimdi. Neydi şimdi?
-Oraya reklam veren herkes, şirket, Belediye Başkanı, bütün bürokratlar Silivri’de miydi, değil miydi? Ben bunu söylüyorum. Fatih Belediye Başkanı’nın bir açıklaması varsa, bağımsız yargı önünde tıkır tıkır anlatırdı. Ama belediye AK Parti’nin olunca, her belediye hakkında var onlarca, hiçbir şey yapmayanlar Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelince bunları yapıyor. Bir tek Fatih olmasın...
-Fatih Belediye Başkanı demiş ki: 'Canım benim, Bayrampaşa dururken Fatih’i anlatacakmış.' Ama hakikaten doğruymuş. Ne diyormuş diye baktım. Mart 2024 öncesi, AK Parti’nin yönettiği Bayrampaşa Belediyesi. Belediye tesisinde Ocak-Haziran 2024 döneminde spor eğitimi verecek eğitmenler için ihale açılmış. Yani geçen seneki seçimden üç ay önce ve seçim bittikten üç ay sonrasına kadar.
-Nasıl, belediye kendinde ya, kaybedeceğini düşünmeden ihaleyi açmış. 1.4 milyon liraya bir şirkete vermiş, 'Buraya eğitici, öğretmenler geçireceksin altı ay boyunca.' Belediye bize geçmiş, bizim arkadaşlar gitmiş dolaşmış tesiste, kimseler yok. Sorumlu kaçmış. Tesise ise bizimkiler yeni bir sorumlu atamış. Sorumlu bakmış ihale dosyasına ve demiş ki: 'İhale kapsamında orada aylarca çalışıyor görünen personellerin hiçbirisini, hiç kimseye, hiçbir zaman görmemiş.' Belediye Bayrampaşa AK Parti’de olsa, hiç yapılmamış eğitime 1,4 milyon ödenmiş. O ana kadar da paranın bir milyon liraya yakınını ödemişler.
-Bunun üzerine soruşturma açılmış, 19 Eylül’de Kaymakamlığa teslim edilmiş. Tık yok. Bayrampaşa Belediyesi’nin önceki dönem Belediye Başkanı ortalıkta geziyor. İhaleyi yapanlar, ihaleyi alanlar, parayı ödeyen, parayı alan ortalıkta geziyor. Niye? AK Partili.
-Bir kör kuruş para alışverişi yok, bizimkilerin hepsi içerde. Ne ile? Yalancı şahidin iftiralarıyla. Sonra İstanbul İl Başkanımıza dedim ki: 'Fatih tek başına olmasın, oraya yapalım, başka nereye yapalım?' Vallahi, 'Genel Başkanım nereyi seçersen seç' dedim. “Sen nerede oturuyorsun?” “Bahçelievler” dedi. Oradan bir tane çektim: AK Partili Bahçelievler Belediyesi, Temmuz 2024 temizlik hizmetleri ihalesi. İhaleye bütün şirketler giriyorlar içeriye. Temizlik için temizlik aracı var, şoförünü düşünüyor, mazotunu düşünüyor, şunu yapıyor, bunu yapıyor, herkes teklif veriyor.
-Bir tanesi 560 milyon liraya ihaleyi alıyor. Diğer şirketler 'Kaybettik' deyip çekiliyor. Bu şirketten sonra bir bakılıyor, bir ihale daha açılıyor. Bu şirketin arabalarına şoför alım ihalesi. Öncekiler şoförü de hesap edip yüksek para koymuş, bu düşük koymuş. Diyor ki: 'İçinde şoförü yok.' Yeni bir ihale açılıyor ve bu sefer 278 milyon lira şoför parası koyuyorlar. Bunu da bu şirket alıyor.
-843 milyon liraya çıkıyor. Bunu görünce diyorlar ki: 'İki ihale var, tek ihale yapılmalıydı. Araçla şoför aynı firmadan sağlanmalıydı. Bu firmaya böyle bir imtiyaz verilmemeliydi' diyor ve bunun üzerinden Bahçelievler Belediyesi’ne hiçbir işlem yapılmıyor. Şirket kim? Şirket Bilgin Ay Temizlik. Beşiktaş Belediyesi’ndeki bir ihaleye aldığı için Rıza Akpolat 130 gündür içeride.
-Esenyurt Belediyesi’nde ihale aldığı için 126 günlük, bu dosyadan dolayı iki tutukluluğu var Ahmet Özer’in. Bu şirketin Türkiye’de almadığı ihale yok. Bir tek Bahçelievler’de ihale ikiye bölünmüş.
-Belediyenin kusuruyla, hiçbir işlem yapılmıyor. Rıza Akpolat’ın suçu CHP’li olmaktı, Silivri’de. Bahçelievler Belediyesi’nin başkanı AK Partili, akşam evinde. Adalet mi bu? Ben bunları anlatacağım deyince bir de tepki gösteriyorlar.
-Siz çıkın, benim belediye başkanlarımın haklılığını savunduğum gibi, bunların böyle olmadığını anlatın. Bizim alnımızı öne eğdirecek, birbirimizin gözlerine bakamayacağımız hiçbir kusurumuz yok. Sizin ise bir taraftan tutulacak bir tane belediyeniz yok.
-Bu devir geçecek. Bu kumpası kuranlar hesap verecek. Milletin malına el uzatanlar da teker teker hesap verecek.
AHTAPOTU AÇIKLADI
-Bu ahtapotu, sürekli Tayyip Bey kendi kendine bir ahtapot görüyor. Sürekli ahtapot anlatıyor. Ahtapotun kollarını arıyorsan, işte Fatih Belediyesi, işte Bayrampaşa Belediyesi, öbür kolunda Bahçelievler Belediyesi, pek yakında büyük kol Esenler Belediyesi, kafaya yakın, kafadan çıkıyor en büyük kol.
-Ama ben Tayyip Bey'in esas ahtapotunu göstereyim, bakın. Bu Tayyip Bey'in ahtapotunda, beşli çete dediğin kırk haramiler.
-Yaklaşık 43 şirket bunlar. Kırk haramiler, ahtapotun elinde. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti soygunu, özel kalem müdürü Serim'in gencecik oğlunu önce dışişlerinde özel kalem yapıp, Kıbrıs'a büyükelçi yapıp hem kaset toplatıp hem oradaki büyük vurgunlar, gemiler, gemilerde yakalananlar, KKTC soygunu.
-Çadır satan Kızılay'ın, çadır satan depremde Kızılay'ın vurgunu. 17-25 Aralık, dört bakan, devrin başbakanının "hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim" dediği dört bakan. Ayakkabı kutuları, çikolata kutuları, elbiseler, kıyafet askıları. Buraya kadar pislik. Sıfırladın mı oğlum paraları? İşte ahtapotun öbür ucu.
-Yunus Emre Vakfı soygunu, ahtapotun milliyetçi kolu. Dezenfektan satan bakan da ahtapotun bir kolunda, Türgev ve Ensar'ı, kol yetmedi, ayrı ayrı yazamadık. İkisi birden ahtapotun bir kolunda. İşte ahtapotun besledikleri.
-Aha bu da ahtapotun canından bezdirdikleri, boğazını sıktıkları. Bir elinde işçi, bir elinde esnaf, bir elinde emekçi, bir elinde çiftçi. Gençlerin geleceğini tüketti ahtapotun ta kendisi. Memuru, işsizi, bitirdiniz memleketi!
-Al sana ahtapot bu! Al sana ahtapot! Ahtapot meraklılarına gösterilir. Yeni Şafak, hazırla manşeti, en güzel sen yapıyorsun mizahı. Hadi! Hadi Yeni Şafak! Hadi A Haber! A Haber son dakika yaz!
-Aranan ahtapot bulundu! Reis'in tarif ettiği ahtapot Özgür Özel'in ellerinde! 17-25 de burada. Açlıktan sefalet çeken emekli de...
YENİ ŞAFAK'IN MEHMET ŞİMŞEK MANŞETİ
-Biz rezervleri biz bu günler için biriktirdik diyor Mehmet Şimşek. Rezervi, işsizler emekliler için biriktirmemiş de bugünler için biriktirmiş.
-Mehmet Şimşek niye bana vuruyorlar anlamıyorum diyor. Bir de diyorlar ki Cumhuriyet Halk Partisi karışır mı diyorlar? Parti içi karışıklık için Ak Parti'yi öneriyorum, takip etmek için en iyi mecra Yeni Şafak.
ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI
-Asgari ücrete ara zam, emekliye seyyanen zam alacağız. Tut ki asgari ücreti zamlamadılar, emeklinin de asgari ücretlininde bu ahtapot gibi sekiz eli sizin yakanızda olacak. Gelecek hafta sonu için durumlar karışık.
-Düzce biz istiyoruz diyor, Antalya havalar ısınmadan milyonlar meydanda diyor. Karar veremedim Düzce mi Antalya mı? cumartesi Düzce'ye, pazar Antalya'ya.