GÜNDEM

Süreç komisyonu 6. kez toplandı: Baro başkanları dinleniyor

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında bugün altıncı kez toplandı. Toplantıda baro başkanları dinleniyor. TBB Başkanı Sağkan, süreçte önkoşullarının Anayasa’ya tam riayet olduğunu vurguladı.

PKK'nin silah bırakma sürecinin başlamasının ardından kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında altıncı kez toplandı.

Kurtulmuş, toplantıyı açarken yaptığı kıs konuşmada, İmralı'dan yapılan açıklama ve örgütün bu açıklamaya bütün unsurlarıyla birlikte uyacağını ilan etmesiyle birlikte Türkiye'de tarihi bir fırsatın ortaya çıktığını söyledi.

Bundan sonra sürecin başarıyla sürdürülmesiyle birlikte bazı yasal altyapı hazırlıklarının gerçekleştirilmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Türkiye modelini ortaya koymak, Türkiye'ye özgü modeli gerçekleştirmek bu komisyonun tarihi başarılarından olacaktır. Milletimizin beklentisi de budur" dedi.

ERİNÇ SAĞKAN: SÜREÇTE ÖNKOŞUL ANAYASA’YA TAM RİAYET

Saat 14.21'de başlayan toplantıda, ilk sözü Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan aldı. Sağkan, "Toplumsal barışın sağlanması için atılacak adımları” kıymetli bulduklarını ifade ederek, “Bu sürecin barışa katkı sunmasını gönülden talep ediyorum. TBB olarak, milli beraberliği pekiştirmenin önkoşulunun Anayasa’ya uyulmasından geçtiğini düşünmekteyiz. Yürürlükteki Anayasa’ya uyulmadan ilerlenebileceğini düşünmüyoruz" diye konuştu.

Yıllara yayılan derin sorunların, aniden atılacak köklü adımlarla çözülemeyeceğini ve karşılıklı güvenin şart olduğunu kaydeden Sağkan, “Terör örgütünün ve üyelerinin tüm silahlarını teslim edip, yeni bir isimle yeniden kurulmayacağını temin etmesi gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

ÇELİŞKİLİ UYGULAMALAR

Sürecin sağlıklı ilerlemesi ve başarıya ulaşması için önkoşulun, “Anayasa’ya tam riayet” olduğunun altını çizen Sağkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Toplumun ciddi bir kesimin yürütülen sürece ihtiyatla yaklaşmasının temel nedeni, bir yandan meclis çatısı altında toplumsal bütünlüğün gerçekleşmesi için ‘Demokratik adımlar’ hedefi konulurken diğer tarafından tam aksi uygulamaların işletilmesidir. Hukuk aykırı gözaltı ve tutuklama kararları, bazı AYM ve AİHM kararlarının uygulanmaması gibi yargısal faaliyetler ile kayyum uygulamaları, diploma iptali ve Atatürkçü subayların TSK’den tasfiyesi uygulamaları, süreçle taban tabana zıt uygulamalar olarak sıralanmaktadır."

TBB’DEN DÖRT BAŞLIK ÖNERİSİ

TBB Başkanı Erinç Sağkan, “Komisyonun amacına ulaşabilmesi için ilk etapta çözülmesinin zorunlu olduğunu düşündüğü” dört başlığı ise şöyle sıraladı: “Keyfi tutuklamalar, basın ve ifade özgürlüğü, bazı yargı kararlarına uyulmaması, kayyum uygulaması…”

İNFAZ KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK

Sağkan, “Adı af olmayan ama sonuçları itibarıyla af niteliği taşıyan örtük af biçimlerinin” sağlıklı yöntemler olmadığını savundu. Af niteliği taşıyan düzenlemelerin İnfaz Kanunu’nda yapılacak değişiklikler ile hayata geçirilemeyeceğini kaydeden Sağkan, düzenlemelerin ancak TBMM’de sağlanacak nitelikli çoğunluk ile hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

BİNGÖL BARO BAŞKANI KETENALP: ADALETE GÜVEN DUYGUSU ARTIRILMALI

Bingöl Barosu Başkanı Yusuf Ketenalp ise sürecin farklı siyasi partilerden destek alması itibarıyla, “Umut verici” olduğunu değerlendirdi. Temel hak ve hürriyetler ile demokrasinin sürecin önemli başlıkları olduğunu kaydeden Ketenalp, şu ifadeleri kullandı:

“Eşit vatandaşlık ve yurttaşlık güvence altına alınmalıdır. Bu topraklar üzerinde konuşulan tüm dillerin kamusal alanda kullanılmasının sağlanması gerekmektedir. AYM ve AİHM kararları uygulanmalıdır. Toplumda çok düşük olan adalete güven duygusu da artırılmalıdır. Kayyum uygulamalarına son verilmeli ve yerel yönetimler güçlendirilmelidir.”

YENİ ANAYASA TALEBİ

Ketenalp’in ardından söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç ise komisyonun beşinci toplantısında, “Evladının acısını Kürtçe anlatmak isteyen annenin engellenmesinin” doğru olmadığını dile getirdi.

KADES uygulamasına Kürtçe dilinin, Diyarbakır Barosu’nun açtığı dava sonucunda gerçekleştiğinin altını çizen Güleç, “Meclis’in, Kürtçenin kullanımına inisiyatif alarak izin vermesi gerekirdi. Bu sorunların yaşanmaması, anadilde eğitim hakkıyla mümkündür” yorumunu yaptı. AYM ve AİHM kararlarına uyulması ve kayyum uygulamasına son verilmesi gerektiğini dile getiren Güleç, “Toplumsal uzlaşıya dayalı bir Anayasa” yapılması gerektiğini de söyledi.

İLK DÖRT MADDE VURGUSU

Ankara 2 No’lu Baro Başkanı Gökhan Aydemir, sürecin ilerlemesinde cumhurbaşkanının büyük katkısı olduğunu ifade ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, “Böylece herkesin Anayasa ve meşruiyet sınırları içinde öneri ve tekliflerde bulunacağı bir zemin meydana geldi” sözleriyle övdü. Anayasa’nın değiştirilemez hükümler içeren ilk dört maddesini anımsatan Aydemir, “Bu süreçte atılan hiçbir adımın bu sınırların dışına taşınamaz. Anayasamızın temel ilkelerinin bu barışın hem de birlikte yaşamanın emaneti olduğunu açıktır“ yorumunu kayıtlara geçirdi.

TUT: TOPLUMSAL UZLAŞI YOK SAYILMAMALI

Hatay Barosu Başkanı Hatay Tut de Anayasa’nın ilk dört maddesine yaptığı vurgu ile konuşmasına başladı. Türkiye’nin kalıcı barışın tesis edilmesi için tarihi bir fırsatın eşiğinde olduğunu ifade eden Tut, Atılacak adımların adil, kapsayıcı ve kararlı olması gerekmektedir. Toplumsal uzlaşı kültürünü yok saymamak, aksine daha da güçlendirmek zorundayız. Kamuoyunda zaman zaman gündeme getirilen en önemli başlıklardan biri Anayasa’nın ilk dört maddesi ile ilgili değişiklik korkusudur. Bu maddelerin müzakere konusu yapılması, toplumsal barışa hizmet etmeyecektir” değerlendirmesinde bulundu.

Muhalefet belediyelerine kayyum atanmasının ve belediye başkanlarının tutuklu yargılanmasının süreci zedelediğini kaydeden Tut, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Gerçek toplumsal barış, tüm topluma eşit yaklaşan adaletli bir irade ile sağlanabilir. Barış süreci yalnızca silahların susması ile değil ifade özgürlüğünün sağlanması ile mümkündür. Düşüncelerinden dolayı işinden olanların, süreçle birlikte derhal işlerine iade edilmeleri gerekmektedir. Fikir açıklamak suç olmaktan çıkarılmalıdır. İnfaz Kanunu’nda değişiklik yapılırken denge gözetilmeli, toplum süreçle ilgili şeffaf şekilde bilgilendirilmelidir."